1 Aralık 2011 Perşembe

çan sesleri ezan sesleri martı sesi

bu aralar eskileri çok anıyorum. hayatım çakılı kaldığından mıdır nedir, özlüyorum sanki o günleri. 3 yıl önce sanırım, kaan ince'yi pek severdim. bugün mektup'u okudum, hala severmişim meğer.


"yarım kalmış acılar denizi pencereme konardı ge-
ceyle, savrulurdum. gözyaşı kokusuyla dolu bir
kuğu, zamanın sonuna kalkan, sürgünümdü; göz
mavisi duman, sessizliğim. aktım ölü denizkızıy-
la gökkuşağı saklı mektubun içine, pulumuz rüz-
gar oldu, postacımız güvercin. civa gibi eridik ka-
bımızda. kırmızıya gittik. hemen yokladım yüzü-
mü yağmurun yuva yaptığı ellerimle. iyice şaşır-
mıştı alıcısı vapur ıslığımızın. saplandı gözlerimin
ışığı yeni güne.

mermer bir kayıkla geri döndük
diğer yarısına acının,
usulca çekildi deniz,
son bulduk, yenildik.

artık yataksız bir liman yüreğim, soğuk ve loş.
kırık
düşlerim. serçelerde gözlerimin buğusu. buruk
içim.

böylesi bir yenilgiyi beklemediğim için
sabahın en serin ucunda bağıran ben
intihar edecekmiş gibi sıkılıyorum
düşük boynuma asılı sonbaharı.

çekildi yaşanan hıçkırıklara, yaşanmayan düş kı-
rıntılarımızla boğulduğumuz odaya. düştü saat
duvardan, telefon diye çevirdim yelkovanı: imdat.
akrep soktu kendini. çan sesleri, ezan sesleri, martı
sesi, çatılarda kaldı gecenin gizi. unuttum mektu-
bun içinde boğulduğumu. elveda."