6 Mayıs 2010 Perşembe

kalp üzerinden insani tepkiler analizi

aynanın karşına geçip keseceğim bölgeyi, yani göğüs kafesimin tam ortasını, kalın uçlu bir kalemle kesik kesik çiziyorum. ardından elime keskin bir neşter alıp çizdiğim bölgenin üstünden tek hamlede geçiyorum. biraz kan akıyor, elimle nazikçe kanırtınca kaburgalarımı seçebilir hale geliyorum. kaburgalarımı sivri uçlu bir çekiç vasıtasıyla kırmayı düşünüyorum ama bu yöntemle ulaşmak istediğim malzemenin, kalbin, üzerine kemik parçacıkları sıçrayabileceği için daha temiz bir mataryeli, ince uçlu elektrikli testereyi kullanmaya karar veriyorum. göğüs kemiğinin hemen yanından üç sıra kaburgayı kesiyor, diğer uçlarından da ayırıp masanın üstüne koyuyorum. derken ahengiyle bir genç kızı anımsatan kalp görünüyor. karıncıklarından giren ve kulakçıklarından çıkan dört damarı, onun mağrurluğu karşısında epey kaba kalan bir kerpetenle teker teker koparıyorum ve nihayet vücutla tüm bağlarını yitirmiş o kızıl organı sakin hareketlerle ikametgahından çıkarıp masanın üzerine bırakıyorum. başta hiçbir şey olmamışcasına pompalamayı sürdüren uzuvun yüzeyindeki ıslaklığın birkaç dakika sonra kurumaya başladığına şahit oluyorum. bu kuruluk onu öldürebilecek yetkinlikte değil ancak nikahının sabahına kahvaltı hazırlamaya girişmiş bir gelinin ışıltısını aheste yitirişini anımsatıyor. tüm korumasızlığına rağmen onurunu garip bir aymazlıkla koruyan kalbi, biraz da hınçla, dürtüyorum. parmağımın değdiği yer içeri batıyor ama baştaki formuna geri dönüyor kısa bir sürede. imrenilesi bir ritmle sürdürdüğü hareketi sekteye uğratmanın tek yolunu uygulamaya karar veriyorum. bugün için uzattığım sol baş parmağımın tırnağını haşin bir hareketle dokunun üstüne savuruyorum. iki üç kılcal damarın kesilmesiyle uzvun yüzeyi kısmen ıslanıyor ve kısa süreli bir ritm bozukluğundan sonra sabit ivmeyle hızlanmaya başlıyor. bu olağanüstü olay o ana dek koruduğu sukuneti yerle bir ediyor, atış hızının hızlanması ise küçük yaranın daha da şiddetli biçimde yer yer küçük fıskiyeler oluşturarak kanamasına neden oluyor. etrafını sarmış ona hayat veren kılcal damarlar, lifler ve ince katmanlı epitel doku bu aşamada onun atmasını ve nefes almasını engelleyen, baskı altına alan, tutsak eden asalaklarmışçasına gittikçe hızlanan bir tempoyla zorluyor çeperini. bu manzara ve kalbin gitgide büyümesine hüzünleniyorum, içim parçalanıyor ve açtığım yaraya parmağımla bastırıp kanamayı kısmen durduruyorum. bu hamlemin hemen ardından, kalbim dakikasına iyileşme belirtileri gösteriyor, onda bu yarayı açan elim sanki dostmuşcasına sıcakça etrafını sarıp iniyor, sarıp iniyor. artık yeterince eğlendiğimi düşünüp onu yerine koymaya karar veriyorum. kestiğim dört damarı dikip yorgun duran organı göğüs boşluğuna yerleştiriyorum. kaburgalarımı da üstüne kapattıktan sonra, durup onu izliyorum. garip ki, sanki daha önce orada değilmiş gibi, oraya ait değilmiş gibi iğreti duruyor tam da uyumlu olması gereken yerde. umursamayıp, yardığım deriyi iğne iplik vasıtasıyla birleştiriyorum. hafif bir makyaj yapıp evden çıkmaya hazırlanırken aynaya baktığımda görüyorum ki, göz pınarımdan kesik damlalar halinde kan gelmeye başlıyor. kapıyı çekip çıkıyorum.



not: yukarıdaki yazının bilimsel verilerle uzaktan yakından ilişiği yoktur.

2 Mayıs 2010 Pazar

bal

bu şarkı, hiç beklemediğiniz bir anda, hayatınızda çok önemli bir hale gelebilir. tıpkı i know gibi.

itiraf ettiğiniz şeyler utanç olmaktan çıkıp, bambaşka şeyler utanca dönüşebilir.

sevdiklerinizin zavallılığı tamamen sizin zavallılığınız haline gelebilir. geçen zamanın midenizi genişlettiğinin farkına geç varabilirsiniz. farkına vardığınızdaysa eskiye dönmeyi zorlaştıran yine geçen zaman olacaktır.

kendinize tekrar ederek tekrar ederek tekrar ederek öğrendiğiniz kendi değeriniz, o değeri adadığınız insanlarca çiğnenince ne kadar acınası olduğunuzu bir üçüncü şahıs gibi izlersiniz.

korkularınızdan kaçarken, aslında o korkuları birebir yaşadığınızın ayırdına varamayabilirsiniz.

olduramadığınız şeyleri öldürmek gerekir. kendinizden bir parçayı öldürmek zorunda kaldığınızda tereddüt etmek insanidir ama hep daha kötüsünü daha kötüsünü getirecektir.

insanları ne kadar "bir şey" olduğunuza ikna ederken, çünkü herkes birbirini buna ikna etmeye çalışırken, eğer hakikaten "bir şey" olduğunuzu düşünmüyorsanız ve size yapılanlar da buna işaret ediyorsa, güçlü olmayı bir kenara bırakıp "bir şey" olmadığınızı bağırmanız gerekebilir. insanlar sizi küçük görecektir, buna üzülebilirsiniz. ama sevdiğiniz insanların bu doğrultudaki davranışlarından daha yaralayıcı olmayacaktır büyük ihtimalle.

hayatta her şey, maalesef, olabilir. metanetle karşılayınız.